Bir grup Yahudi usta, boyozu ilk kez 1930’lu yıllarda İzmir Mezarlıkbaşı’nda Agora yakınındaki bir fırında çıkarmaya başlamışlardı. Başlangıçta ev boyozundan hareketle imalat yapılıyordu.
Zamandan kazanıp kâr edebilmek için boyozun seri olarak üretilmesi gerektiğini fark eden ustalar, evlerde teker teker yapılan boyozu onar onar çıkartabilecek bir yöntem geliştirdiler. Yıllar sonra, 1950’lerde boyoz ustaları, aralarına katılan Rumeli göçmeni ustalardan serpme börek açma yöntemini öğrendiler.
Hamur, serpme yöntemiyle daha ince, üstelik daha hızlı açılabiliyordu. Evlerde yapılması neredeyse imkansız olan serpme yöntemini boyoz üretimine uyarlayarak, bir ustanın tek başına günde bin tane boyoz çıkarabilmesini mümkün kıldılar. Bu yolla daha ince açılan hamur, üstelik fırınlandıktan sonra pul pul dökülebilen bir yapı kazanıyordu. Böylelikle boyoz bugünkü şekline erişmiş oldu.
Elbirliği edip bilgi ve görgülerini paylaşarak bugünkü boyozu maharetle meydana getirenler, İzmir’in yalnızca Yahudi değil, farklı kökenlerden gelen börek ustalarıydı. Ne yazık ki geçen zaman zarfında İzmir, Yahudi nüfusunun çoğunu kaybetti. Geride kalan Yahudi aileler evlerinde geleneksel boyozu her geçen gün daha seyrek yapar oldular, Sefarad mutfağının boyozunu İzmir’e ve İzmirlilere bıraktılar.
Fırınlarda çıkartılan boyoz şehirde tanındıkça çok sevildi ve bu değişik börek çeşidi İzmir’in günlük hayatı içinde farklı bir seçenek haline geldi. Boyoz onlarca yıl boyunca yalnızca Agora, Azizler Sokağı, Kahraman Sokağı, sonra İkiçeşmelik, Kapılar ve ardından Tepecik’te yer alan fırınlarda üretildi.
Seyyar satışıysa bu fırınlara bağlı satıcılar aracılığıyla oldu. 1980’lerin başında Alsancak’ın ilk boyoz fırını açılana dek şehrin bu kesimi henüz boyozu tatmamıştı bile… (NEJAT YENTÜRK, “Ayaküstü İzmir”)
Benzer İçerikler
En Güzel Cuma Mesajları, Resimli, Kısa ve Uzun Anlamlı Cuma Sözleri ve Duaları
Devamını Oku...
Maliyeci Fıkrası
Devamını Oku...
Jan Paderevsky
Devamını Oku...
Diri diri gömülen Dünya Şampiyonu Pehlivan
Devamını Oku...