Gidenin Ardından Su Döken Yok

Çocukluğumuzda at arabaları ve faytonlarla kısa yolculukları hep yapardık ama uzun yola gitmek o kadar kolay değildi. Yalnızca büyük şehirlere otobüslerle yolculuk yapılırdı. Kenarlarına köşebent çakılmış tahta valizlerine doldurulan tıka basa eşya ile uğurlanan yolcuların arkasından, su gibi hızlı gidip gelmesini dileyerek su dökerdik. Eller otobüs gözden kaybolana kadar havada kalır, gidenin yakınlarının gözyaşları birbirine karışırdı.

Seyahatlerin mutlaka önemli bir nedeni olurdu.Turizm kelimesi ise yalnızca firmaların isimlerine ilave edilen bir şeydi. En geçerli yolculuk nedenleri askerlik, eğitim ve sağlıkla ilgili olanlardı. Şöyle bir İstanbul’a gideyim değişiklik olur diye yola çıkılmazdı.

Günler öncesinden otobüs biletleri alınırdı. Uzun süren heyecanlı ve uykusuz geçen bir beklemeden sonra nihayet yola çıkma zamanı gelirdi. Uğurlamaya gelenlerin sayısı, yolcuların sayısından kat kat fazla olurdu. Bileti günler öncesinden almamıza rağmen yola çıktıktan sonra “Oğlum yerini bize verir misin? Sen gençsin arkada oturabilirsin. Bak bizim yanımızda küçük çocuğumuzda var” sözünün ardından kendimizi 45 numaralı koltukta bulurduk.

Otobüs hareket ettikten bir süre sonra sanki yangın çıkmış gibi otobüsün içi dumanla dolardı. Herkes çekinmeden sigara içer, dumandan rahatsız olanları kimse düşünmezdi. Zaten öyle bir kültür henüz oluşmamıştı. İnsanlığın en yüksek seviyede olduğu yılları yaşasak da sağlık ve hijyenden kimsenin çaktığı yoktu.

Hava kararırken akşamla gece arası saatte önceden hazırlanmış börek, pasta, dolma gibi yiyecekler çıkınlardan peş peşe çıkarılırdı. Malumunuz eskiden seyahate çıkanlara yolluk hazırlanırdı. Ön ve arka kottuklarda oturanlara zorla ikram edilir. İkramı geri çevirmek ayıp sayılırdı. Dolmalar, börekler, keteler afiyetle yendikten sonra uyku faslı başlar, horultular koro halinde çıkardı.

Otobüs bir süre gittikten sonra mola verir, meşhur “Çaylar şirketimizin armağanıdır” anonsuda duyulurdu. Bulaşık suyu gibi de olsa bedava olduğu için herkes çayını içer, ihtiyaçları giderir ve tekrar yola çıkılırdı. Şaşılacak olan kimsenin şikayet etmemesi ve halinden memnun olmasıydı.

Şimdi kimin ne zaman gittiği, ne zaman geldiği belli bile değil. Gidenin ardından su döken de yok artık.

Benzer İçerikler

Her Duruma Uygun Mükemmel Doğum Günü Mesajları Rehberi

Her Duruma Uygun Mükemmel Doğum Günü Mesajları Rehberi

Hepimiz o anı yaşamışızdır: Elinizde bir hediye paketi, önünüzde boş bir kart… Ya da daha modern bir senaryo, WhatsApp’ta yanıp ...

Devamını Oku...

Kopyala-Yapıştır Hazır 1001+ Resimli, Anlamlı, Ayetli ve Yepyeni Cuma Mesajları (2025 Arşivi)

Kopyala-Yapıştır Hazır 1001+ Resimli, Anlamlı, Ayetli ve Yepyeni Cuma Mesajları (2025 Arşivi)

Perşembe akşamından itibaren içimize yayılan o tatlı huzur… Hafta sonunun habercisi, yorgun ruhlarımızın manevi sığınağı, duaların arşa yükseldiği o mübarek ...

Devamını Oku...

Lafı Gediğine Koyma Sanatı: Aklınızdan Çıkmayacak, Hayatınızı Değiştirecek En Kapsamlı Özlü Sözler Arşivi

Lafı Gediğine Koyma Sanatı: Aklınızdan Çıkmayacak, Hayatınızı Değiştirecek En Kapsamlı Özlü Sözler Arşivi

Hayatın o karmaşık labirentinde yolumuzu bulmaya çalışırken, bazen bir an durup soluklanmaya, bazen de doğru yolu gösterecek bir işarete ihtiyaç ...

Devamını Oku...

Peder Kelimesinin Derin Tarihi ve Çok Yönlü Anlamı: Neden Babalara Peder Denir?

Türkçede “baba” kelimesinin daha resmî ve geleneksel karşılığı olarak bilinen “peder” sözcüğü, günlük konuşma dilinde nadir kullanılsa da, eski filmlerden ...

Devamını Oku...

Yorum yapın