akide şekeri

BABAMIN FANİLASI

Kaç gündür yollardayız ve şimdi neredeyiz bilmiyorum.

Ben, kardeşim, annem ve babam… Köyümüzü, evimizi, eşyalarımızı, hayvanlarımızı, toprağımızı ve sevdiklerimizi bıraktık arkamızda. Almanya’ya varmaya çalışıyoruz.

Almanya… Masal gibi bir yermiş. Babam söyledi. Orada iş ve para varmış. Orada çocuklar hastalıktan ve açlıktan ölmezlermiş. Korkmazlarmış geceleri. Çikolata, şeker, oyuncak…

Almanya… Masalistan… Gece. Ay kocaman, üstümüzde. Biz ormanın içinde patika bir yoldayız. Etrafımızda bir sürü insan var. Çoğunun dilini bilmiyor, anlamıyoruz. Hepsi de o Masalistan’a gitmenin derdinde. Günlerdir açız. Kardeşim daha çok küçük. Sürekli ağlıyor. Sussun diye kulağına, babamın bana anlattığı Almanya’yı fısıldıyorum. Kardeşim susmuyor.

Gece. Ay korkutuyor beni. Yaprak sesi, ayak izi, ağaç gölgesi beni korkutuyor.

Dikenli topraklardan geçtik. Sınır diyorlarmış oralara. Kar ve çamur içinde, insansız yerler. Sanki çirkin bir kartpostal, insana ölümü hatırlatıyor. Annem yol boyunca hiç konuşmadı. Konuşmuyor. Korktuğumu anladığında beni öpüyor. Annemin dudakları soğuk. Annemin dudakları çatlamış. Annemin dudakları artık kırmızı değil mor.

Babama bakıyorum arada bir. O benim kahramanım. Ama kahramanım zor durumda. Dün gece, bir dağın yamacında mola vermiştik. Saat kaçtı bilmiyorum, uyandım. Babam uyandığımı farketmedi. Sigara içip, uzaklara bakıyordu. Babamın sigarası ıslaktı. Kahramanım… Kahramanım sessizce ağlıyordu. Ben kahramanların ağladığını bilmezdim.

Gece. Ay vahşi bir kurda benziyor. Gece izin verse, bizi yiyecek gibi. Kaç gündür kafam kaşınıyor. Saçlarım keçe gibi. Tırnaklarım, parmaklarım, ellerim kir içinde. Kollarımda diken yaraları var. Canım acısa da ses etmiyorum.

Nedense Merdo geldi aklıma. Merdo benim köydeki en iyi arkadaşım. Onun babası yok. Babasını jandarma vurmuş. Bir keresinde, Neden?“ diye sormuştum Merdo’ya. Merdo da, Toprağını sevdi diye.“ demişti. Hiç insan toprağı sevdi diye öldürülür mü Merdo? !Ah Merdo! Ayaklarım çok üşüyor. Botlarım yırtıldı. İçi kar dolu. Sobamızı özledim ben. Burada olsaydı, sıkı sıkı sarılırdım ona. Ona ve sana Merdo.

Üç gün önce felaket bir şey oldu. Ne zaman uyusam, o yaşadıklarım rüyama geliyor. Nefes alamıyorum. Ben ilk defa üç gün önce ölmeyi yaşadım. Ölmeyi yaşamak! Yine bir sınırdan geçiyorduk ki, polisler yakaladı bizi. Bizi ve dilini bilmediğimiz bir aileyi. Hepimiz dokuz kişiydik. Köpekli polisler bizi alıp, berbat kokan, yarı karanlık bir yere götürdüler. Bizi yan yana bir duvarın önüne dizdiler. Hepimiz korku içindeydik. Kardeşim ağlamıyordu. Sanırım o da çok korkmuştu. Karşımızda polislerin ellerindeki köpekler, çıldırmış gibiydi. Babam bir ara konuşup, bir şeyler demek istedi. Ama aynı anda iki polis zor bela tuttukları iki köpeğin zincirlerini bıraktı. Köpekler hızla babamın üstüne atladı. Ben yüzümü annemin çiçekli eteğine gömdüm ve kulaklarımı kapattım. Kahramanım zor durumdaydı. Kahramanımın çığlıkları geceyi yırtıyordu. Aradan bir dakika mı geçti yoksa bir yıl mı, bilmiyorum. Sesler durdu. Gözlerimi araladım. Babam çırılçıplak ve kan içinde yerde yatıyordu. Polisler dışarı çıkmıştı. Hemen babamın yanına koştuk. Annem yere oturup babamın başını dizlerinin üstüne koydu. Babam beni gördü. Korkma kızım bir şey yok.“ dedi.

Babalar hep mi böyleler? Ölseler bile çocuklarına “Bir şey yok.“ mu derler? O anda kapının kenarında, yerde, babamın fanilasını gördüm. Paramparça olmuştu. Önce etrafıma baktım, sonra da kimse görmeden kanlı fanilayı göğsüme sokup sakladım. Bir süre sonra bizi bıraktılar. Biz de kaçıp, bu ormana sığındık.

Gece. Ay bizim köydeki ay değil. Bu ay bize düşman.

Dün, babam yanıma geldi ve saçlarımı öptü. Ben ne kadar pis koktuğumu biliyorum ama babam bana, mis kokulu kızım.“ dedi. Sonra beni kucaklamak isterken, göğsümdeki şişliği farketti. Şaşkınlıkla elini kazağımdan içeri sokup kanlı fanilasını çıkardı. Yüzüme baktı. Kızım neden bunu aldın ki?“ diye sordu. Başımı öne eğdim. Sen… Sen bir keresinde bana‚ “Superman’in pelerini varsa, benim de fanilam var.” demiştin ya.” diyebildim, gerisi söyleyemedim ve ağlamaya başladım.Babam bir şey demedi. Sadece avuçlarımı öptü. Avucumdaki ıslaklık canımı yaktı.

Ben, kardeşim, annem ve babam… Köyümüzü, evimizi, eşyalarımızı, hayvanlarımızı, toprağımızı ve sevdiklerimizi bıraktık arkamızda. Almanya’ya varmaya çalışıyoruz. Almanya. Masal gibi bir yermiş. Babam söyledi. Orada iş ve para varmış. Orada çocuklar hastalıktan ve açlıktan ölmezlermiş. Korkmazlarmış geceleri. Çikolata, şeker, oyuncak…Almanya… Masalistan… Gece. Ay masallardaki dev gibi. Ve ben dünyanın bütün cücelerini babamın fanilasına saklıyorum

Benzer İçerikler

cuma mesajları

En Güzel Cuma Mesajları, Resimli, Kısa ve Uzun Anlamlı Cuma Sözleri ve Duaları

En Güzel Resimli Cuma Mesajları Cuma mesajları, İslam dünyasında ayrı bir öneme sahip olan ve ruhani derinliklerle dolu Cuma gününde ...

Devamını Oku...

Maliyeci

Maliyeci Fıkrası

Bir gün bir ormana maliyeciler gelir. Bunu gören tilki koşarak ormandan kaçmaya başlar. Koşarken, yolda kaplumbağa ile karşılaşır. Kaplumbağa tilkinin ...

Devamını Oku...

Jan Paderevsky

Jan Paderevsky

Bu adam kim biliyor musunuz? O, bir zamanlar Polonya’nın en ünlü piyanisti ve bestecisiydi. Hem de Chopin’i en iyi yorumlayanlardan ...

Devamını Oku...

Diri diri gömülen Dünya Şampiyonu Pehlivan

Boyu 1.80 ağırlığı 105 kilo olan Kara Ahmet’in göğüs çevresi 1.24 boyun kalınlığı 50 santimdi. Kolları kalıplı, bilekleri kalın, pençesi ...

Devamını Oku...

Yorum yapın