hacı şerif

İnsan ve Buridan’ın Eşeği

İnsanı insan yapan şart biraz da zaaflarıdır. İnsan hayırla şer arasında gidip gelen sarkaç gibidir. Kendi dışındaki yaratıklar – melekler ve hayvanlar – bilinç melekesinden mahrumdur. Bu nedenle de onlar zaafla malul değildir. Yalnızca insanın zaafları var ve salt bu nedenle imtihan insana mahsustur. İnsan inkâr ve isyandan itaat ve teslimiyete varabildiği ölçüde melekten üstün olma veya tersi istikamette hayvandan aşağı olma konumuna gelebilir.

İnsan, hiçbir zaman Buridan’ın eşeği durumuna düşmez.

Jean Buridan, Orta Çağ rahiplerinden biri… Aynı zamanda seçkin bir düşünür…

Onun eşek alegorisi (veya metaforu) ünlüdür…

Paradoksunu şöyle ortaya koyuyor: aç ve susuz bir eşek önündeki eşit uzaklıktaki saman öbeği ile su arasında tercih yapamadığı için kararsızlıktan ölüyor.

Buridan, burada, aslında biraz da belki bir oyun yapıyor. Eşek alegorisi ile antropomorfizm denemesi kuruyor. Şöyle ki, eşeğin önündeki saman ve su arasındaki bocalamasını “tercihte bulunamamak” diye niteliyor. Oysa eşek tercih etme melekesinden yoksundur. O, içgüdüsünün kendini yönlendirdiği istikamete doğru yürür. Eşeğin “tercih edememesini” de kararsızlık olarak niteliyor… Bu da onun alegorisindeki ikinci yanlışlık… Eşek, su ile saman arasında bocalıyorsa, bu, onun kararsızlığı ile ilgili olmayıp içgüdüsünün kendine özgü yönelim melekesinin isabetli çalışmamasından ötürüdür.

Tercih ve kararsızlık hali insana mahsus haller arasında sayılmalı…

İnsanın kararsızlığı veya tercih edememesi de son tahlilde bir tercih ve karar halidir. Çünkü burada bilinç, kararın veya kararsızlığın her safhasında devrededir… Oysa eşekte bu duraksama, bilinçli bir halin tezahürü değildir; bilakis içgüdüsünün isabetli çalışmamasından kaynaklanmaktadır.

Öte yandan insanın bu iki olumlu veya iki iyi arasında tercih zorunluluğu karşısında kalmasını onun trajik pozisyonu ile açıklıyoruz. İnsan iki iyiden birini tercih etmesi gerekip de tercihini belirlemek için fırsat bulamama halinde kalabilir. İşte o kararsızlık hali bile insanda bilinçli olarak yaşandığı için bir karar veya tercih etme durumu olarak tezahür eder.

İnsanda bu almaşıkların tümü bilinçli olarak tezahür ettiğinden o, kararının veya tercihinin sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalır. Onu sorumluluktan bir tek ıstırar (zorunluluk) hali kurtarır. Bu da onun trajik pozisyonudur. İki olumlu almaşıktan birini seçme zorunluluğu karşısında bulunması hali… Çünkü burada iki olumludan birini seçmediği takdirde ikisini birden feda etmiş olacaktır. Ancak onun, hiç olmazsa birini kurtarma imkânı var bulunmaktadır.

Başa dönersek… İnsan sürekli almaşıklar arasında gidip gelen bir sarkaç halinde yaşar. Bu durum bir yandan onun zaafını oluşturur. Ama öte yandan o zaaf, insanın insan olma şanındandır da…

Rasim Özdenören

Alıntı

Benzer İçerikler

Babam “Bunları Alıştırma” Demişti

Babam “Bunları Alıştırma” Demişti

Ne zaman havalar soğusa rahmetli babamla yaşadığım o hatıram akla geliyor… Şimdi o insanlar da gitti o komşuluklar da kalmadı… ...

Devamını Oku...

Eskiden

Eskiden

Televizyon karıncalı, insan netti Dertlinin derdi, dertsize dertti Evcilik oyunu,oyundan ibaretti Eskiden hayat daha güzeldi….. Herkesin evi, herkesin eviydi Veresiye ...

Devamını Oku...

Kazancınıza Göre

Kazancınıza Göre

Eskiden kocam vardı, eşyam yoktu. Şimdi eşyam var; ama eski kocam yok!.. Evlenmeye karar verdik. Anlaştık. Eşya, düğün masrafı, düğün ...

Devamını Oku...

Derler Bizde!!!

Derler Bizde!!!

Davete “OKUNTU” yengeye“ GUMA”, İnceden açılmış ekmeğe “YUKA”, Saciçinde “KÖMBE”, üstde “BAZLAMA”, Savrulan buğdaya “CEÇ” deller bizde.!!! Babaanneye “EBE”, halaya ...

Devamını Oku...

Yorum yapın