hacı şerif

Yürüyebilme Sanatı

Nazım’a bayram için bir ayakkabı almaya karar verirler. O zamanlarda şimdiki gibi hazır ayakkabı satan bir mağaza yoktur. Sadece ayakkabı yapan bir dükkan vardır. Oraya giderler.

Ayakkabıcı Nazım’ın ayağını bir kartonun üzerine koyar ve iyice basmasını söyler. Daha sonra kurşun bir kalemle ayağının etrafını çizer. Bu karton onun ayakkabı numarasıdır.

Günlerce bu gelecek ayakkabının hayalini kurar. Babası ona ayakkabılarının siyah ve bağcıklı olacağını söylemiştir.

Nazım’ın ayakkabıları bayramdan bir gün önce gelir. Ayakkabılar babasının dediği gibi siyah ve bağcıklıdır.

O gün onları giymez. Ayakkabılarını yatağının altına koyar ve arada çıkartıp onu inceler.

O gece onu uyku tutmaz. Sabah evdekiler uyandığında Nazım’ı ayakkabı kutusu kucağında sandalyede otururken bulurlar.

Buradan sonrasını Nazım Hikmet’in ağzından dinlemek sizi daha çok etkileyecektir. O halde Nazım nasıl anlatıyor ona bir bakalım.

“Ayakkabımı babam giydirdi. Ayağıma olmamıştı ayakkabılarım dardı ve canımı yakmıştı; ama bunu babama söylemedim.

O ‘Sıkıyor mu?’ diye sordukça ‘Hayır’ yanıtını veriyordum.

‘Dar, ayağımı acıtıyor.’ desem geri gidecekti ayakkabılarım ve ayakkabıcının hemen bir yeni ayakkabı yapması olanaksızdı.

O bayram sabahı canım yana yana yürüdüm. Bir süre sonra acı dayanılmaz oldu. Dişimi sıktım. Yürürken artık topallıyordum. Soranlara ‘Dizimi vurdum.’ dedim, ama ; ayakkabılarımın ayağımı sıktığını kimseye söylemedim.

Doğrusunu isterseniz yaşam da dar ayakkabıyla yürümek, gibi değilmidir ?

Kimi zaman dar bir maaş, kimi zaman sevimsiz bir iş. Kimi zaman bir mekan dar ayakkabı olur bize,

Kimi zaman bir çevre. Kimi zaman bir sokak, ya da bir şehir…

Kimi zaman zamandır dar ayakkabı, geçmek bilmez.

Kimi zaman zenginlik, Kimi zaman başınızı koyduğunuz bir yastık…

Kimi zaman dostluklar, arkadaşlıklar, beraberlikler dar bir ayakkabıya dönüşür.

Canınız yanar.

Topallaya topallaya gidersiniz.

Sonradan öğrendim; yaşamın, dar bir çift ayakkabıyla yürüyebilme sanatı olduğunu.“

Nazım Hikmet….

Benzer İçerikler

Babam “Bunları Alıştırma” Demişti

Babam “Bunları Alıştırma” Demişti

Ne zaman havalar soğusa rahmetli babamla yaşadığım o hatıram akla geliyor… Şimdi o insanlar da gitti o komşuluklar da kalmadı… ...

Devamını Oku...

Eskiden

Eskiden

Televizyon karıncalı, insan netti Dertlinin derdi, dertsize dertti Evcilik oyunu,oyundan ibaretti Eskiden hayat daha güzeldi….. Herkesin evi, herkesin eviydi Veresiye ...

Devamını Oku...

Kazancınıza Göre

Kazancınıza Göre

Eskiden kocam vardı, eşyam yoktu. Şimdi eşyam var; ama eski kocam yok!.. Evlenmeye karar verdik. Anlaştık. Eşya, düğün masrafı, düğün ...

Devamını Oku...

Derler Bizde!!!

Derler Bizde!!!

Davete “OKUNTU” yengeye“ GUMA”, İnceden açılmış ekmeğe “YUKA”, Saciçinde “KÖMBE”, üstde “BAZLAMA”, Savrulan buğdaya “CEÇ” deller bizde.!!! Babaanneye “EBE”, halaya ...

Devamını Oku...

Yorum yapın