akide şekeri

Kayısı İşçisi

Büyük bir yorgunlukla uzandı işçi çocuk traktörün römorkundaki kirli muşambaya. Bahçe sahibi, kardeşlerine seslendi çocuğun. Gülerek ve eğlenerek atladılar muşambaların üzerine. Çocuğun babası ve ablası motorun yanına oturdular bahçe sahibi kontağı çalıştırmadan önce. Babası tabakasını açıp tütününü sardı. Tütünü öyle bol koydu ki tütün kağıdı açılmasın diye öncesinde bolca yaladı kağıdı.

Bahçe sahibi kontağı çalıştırdığında çocuk gözlerini kapatmış dinlenmeye koyulmuştu bile. Erkek kardeşi kıkır kıkır gülerken ve kız kardeşi nasırlarla dolu avucunu gıdıklarken, yüzünde motorun çirkin sesine rağmen tatlı bir gülümseme oluştu. Ciğerine çektiği toz toprağa inat derin bir nefes aldı, kardeşinin üç numara kepekli saçlarını okşarken. Çamur lekeleriyle dolu gömleği üstündeki toza rağmen halasının ucuza aldığı yumuşatıcı kokuyordu. Babası filtre koymadığı çirkin sigaranın sonuna gelmişken arkasındaki römorka baktı. Parmaklarının dibine gelinceye kadar dumanı içine çekti ve bahçe sahibiyle motor sesi yüzünden yarısı havada kalan bir sohbet etti.

Çocuğun ablası uzaklara dalmışken ve akşam güneşi akne lekeleriyle dolu yüzünü karartırken dilinde o çok sevdiği şarkı vardı. Bahçe sahibi köyün toprak yolundan çıkıp asfalta girdiğinde ve asfaltın kenarındaki kavakların kısa süren gölgesi çocuğun yüzüne düştüğünde çocuk doğruldu. Gömleğinin kollarını incecik bileğindeki düğmeyi açarak sıvadı. Pantolonunun kısa kalan paçalarının içine hava girdikçe terleyen bacakları serinliyor ve bu serinlik onca yorgunluğun üzerine adeta ilaç gibi geliyordu. Kapkara gözleri ve uzun kirpikli gözleri olan kız kardeşine sarıldı, kafasından öptü.

Kafasında çadıra gidince neler yapacağı vardı. Çadıra gidince kafasını suya sokup, ayaklarını yıkayıp yumuşacık uykuluğunu giyecek, yemeğini yer yemez kafasını yastığa koyacak, kardeşine uzunca hikayeler anlatıp erkenden kalkmak üzere uykuya dalacaktı. Ablası ise halasına yardım edecek, çamaşırları yıkayacaktı. Babasının çürük dişleri alnını güneşe bakarken çattığı için ortaya çıkmıştı. Tütün içmekten sararan sakalları güneşte parlıyordu. Gömleğinin iki düğmesi açıktı ve göğsündeki seyrek, kıvırcık kılları boynundan akan tozlu ter damlasıyla ıslanıyordu. Çocuk güneşe bakarken hayallere dalıyor, daldığı hayaller gözlerindeki parlaklığı derinleştiriyordu.

Benzer İçerikler

Maliyeci

Maliyeci Fıkrası

Bir gün bir ormana maliyeciler gelir. Bunu gören tilki koşarak ormandan kaçmaya başlar. Koşarken, yolda kaplumbağa ile karşılaşır. Kaplumbağa tilkinin ...

Devamını Oku...

Jan Paderevsky

Jan Paderevsky

Bu adam kim biliyor musunuz? O, bir zamanlar Polonya’nın en ünlü piyanisti ve bestecisiydi. Hem de Chopin’i en iyi yorumlayanlardan ...

Devamını Oku...

Diri diri gömülen Dünya Şampiyonu Pehlivan

Boyu 1.80 ağırlığı 105 kilo olan Kara Ahmet’in göğüs çevresi 1.24 boyun kalınlığı 50 santimdi. Kolları kalıplı, bilekleri kalın, pençesi ...

Devamını Oku...

Mutsuz Nesil

Mutsuz Nesil

Memur 36bin, polis 46bin, aşçı 50bin, özel okul öğretmen 20-25bin hatta asgari ücret. Özel sektörde beyaz yaka ortalama 30-35bin, mühendis ...

Devamını Oku...

Yorum yapın